NUSAYBİN HAKKINDA

Zeynel Abidin Camii Ve Türbesi – Mardin

Nusaybin ilçesi merkez Zeynelabidin Camii Külliyesi ile ilgili Müze arşivinde yapılan incelemede, Camiinin 1991 yılında külltür varlığı olarak tescil edilerek koruma altına alındığı anlaşılmıştır. Zeynelabidin Camii Külliyesi: Cami, minare, iki türbe: Zeynelabidin ve onun kız kardeşi Sitti Zeynep Türbeleri, şadırvan, medrese odaları, mezarlık alanı ve yeni abdesthane yapılarından müteşekkildir. Türbe üzerindeki kitabeye göre yapı hicri 6’ncı yüzyıl, miladi 12’nci yüzyılda yapılmıştır. Külliye yapı olarak bahçeli açık avlulunun içerisinde şekillenmiş olup; genel olarak L plan şemasında kesme taş malzemeyle inşa edilmiştir. Avlunun doğu kısmındaki minare 1956 yılında yapılmıştır. Kuzeyden giriş yapılan, Cami harim mekânı kare planda olup kalınpayelerle destekli çapraz tonozla örtülmüştür. Caminin mermer mihrap ve minberi yeni yapıdır. Yapı sonraki dönemlerde onarılmış ve bu onarımlarla revaklı son cemaat mekânının üzerinde bayan ibadet mahfili eklenmiştir. Cami ibadet mekânının güney batı köşesinde taş basamakla inilen ve kubbe ile örtülü kare planlı mekânda: Hazreti Muhammedin (s.a.v) ehli beytinden hazreti Hüseyin’e 13’ncü kuşaktan torun olan Molla Zeynelabidin Türbesi yer almakta olup; türbenin batı bitişiğinde ise Zeynelabidirıin kız kardeşi: Seyyidete Sitti Zeynep Türbesi mevcuttur. Söz konusu mezarlar kubbe ile örtülü sanduka tipli olup; üzerleri Arapça ayet yazılı yeşil örtüyle kaplanmıştır. Türbe kapısı üzerindeki Arapça kitabede yapının hicri 553 yılında inşa edildiği yazılıdır. Bu, miladi 1159 yılına denk gelmektedir; böylece Külliye yapısı miladi 12’nci yüzyıla tarihlenmektedir. Ayrıca Sitti Zeynep türbesinin cephesindeki başka bir onarım kitabesinde miladi: 1821 tarihi okunmaktadır.
Mor Yakup Kilisesi. Mardin’in Nusaybin ilçesinde bulunan bir Ortodoks kilisesidir. Nusaybin piskoposu olarak görev yapan Mor Yakup tarafından yaptırılmıştır. İçinde Mor Yakup’un türbesi de bulunmaktadır. Yukarı Mezopotamya’nın en eski kiliselerinden biri olarak kabul edilir.
Vaftizhane olarak inşa edilen güney kilisesinde, Mor Yakup’un tabutunun saklandığı yere girip çıkanlar için düşünülmüş çift merdivenli bir bölüm yer alır. Mor Yakup Kilisesi, 2014 yılında, hemen yanında bulunan Zeynel Abidin Camii ile birlikte Dünya Mirası Geçici Listesine dahil edilmiştir.
Tarih
Metropolit Mor Yakup, Episkoposluk mertebesine yükselince içinde dua ettiği kilisenin küçük olduğunu düşünür ve yeni bir kilise inşa etmek ister. Böylece 313–320 yılları arasında yedi yılda inşa edilmiştir. İnanışa göre inşaatına bir melek yardım etmiştir.
Episkopos Mor Yakup ile öğrencisi Efraim Hristiyanlığın konsil toplantılarına katıldıktan sonra Nusaybin’e döndüklerinde burada Nusaybin Okulunun yapımına başlamışlardır. Zerdüştlerden kalan bir tapınağın temelleri üzerine kurdukları okulu 326’da açmışlar ve Efraim 38 yıl boyunca bu okulu yönetmiştir. Bu okulda felsefe, mantık, edebiyat, geometri, astronomi, tıp, hukuk eğitimleri verilmiştir. Aynı zamanda bu okulda Grekçeden birçok yazma eser Süryaniceye çevrilmiştir.
Bu okulun özelliği o dönemde Nusaybin’in ileri düzeyde bir eğitim merkezi oluşunu göstermesidir. Nusaybin Okulu Sasanilerin MS 363’de Nusaybin’i almasına kadar önemini korumuştur. Bundan sonra okulun öğretim kadroları dağılmış ve Suriye’de öğretime devam edilmiştir. Sonraki yıllarda Bizanslılar Nasturilere karşı baskı kurunca Urfa’da bulunan Edessa Okulu Nusaybin’e nakledilmiş ve burası Nasturilerin dini merkezi olmuştur.
Manastır 19. Yüzyıl’a kadar işlevini sürdürmüştür.
Beyazsu, Midyat İlçesi’nin yaklaşık 15-20 kilometre güneyinde ve Nusaybin İlçesi’nin yaklaşık 20-25 kilometre kuzeyinde iki ilçeyi birbirine bağlayan kara yolunun üzerinde yer almaktadır. Midyat’ın güneyinde kalan plato ve tepelerin eteğinden kaynağını alan Beyazsu Deresi bir vadi içerisinde Nusaybin’e doğru akar. Beyazsu, Mardin’in kurak ve ağaçsız coğrafyasında, serin ve berrak suyu, yöreye özgü ağaçları ve yeşilliği ile vaha gibidir. Mardin ve diğer ilçelerin içme suyu da Beyazsu kaynağından temin edilmektedir. Dört mevsim boyunca Mardin’in su gereksinimini karşılayan Beyazsu, yaz aylarında dinlenme ve yeme-içme alanı olarak bölge halkının ikinci bir gereksinimine daha yanıt vermektedir. Beyazsu Irmağı üzerinde kurulu balıkçı lokantaları gelen ziyaretçilere Beyazsu’dan avlamış oldukları balıkları sunar. Geleneksel tahtlar şeklinde yapılmış masaları ve şark köşesi tarzında derenin üzerine kurulmuş oturma yerleri ile balıkçı lokantaları yöreye özgü bir görünüm sergilerler.
Girnavaz Höyüğü, Mardin il merkezinin güneydoğusunda, Nusaybin ilçesinin 4 km. kuzeyinde, Suriye sınırından 5 km içeride yer alan bir höyüktür. Höyüğün yer aldığı Girnavaz adlı tepe, Çağ Çağ Deresi’nin oluşturduğu kayalık bir çıkıntının üstünde yer almakta olup, 350 metre çapında, 24-25 metre yüksekliktedir. Çağ Çağ Deresi Vadisi’nin hemen girişinde bulunan yerleşme, Savur Nehri üzerinden Batman bölgesine ulaşan doğal geçiş üzerindedir.
Kazılarda bulunan bir tablette geçen Yeni Asur Dönemi kenti Nabulanın Grinavaz Höyüğü olduğu düşünülmektedir. Nabula kenti, Orta Asur ve Yeni Asur belgelerinde sıklıkla geçmektedir. Girvanaz’da bulunan üç Yeni Asur tabletinden biri, bir bahçe satışıyla ilgilidir ve doğal olarak bahçeyi betimlerken kenti de anlatmıştır. Givanaz’ın Nabula olduğu yönündeki tespit, bu belgeye dayandırılmaktadır. İsim benzerliğinden hareketle MÖ II. binyıl belgelerinde adı geçen Nawalanın da burası olduğu ileri sürülmektedir.
Az sayıdaki yerleşme içi mezarlarda, III. tabakada yanında taş baltası ve kamasıyla birlikte gömülen bir erkek, VI. tabakada, boncuk dizisi, topuz başlı iki tunç iğne ve tunç halkadan oluşan takılarıyla gömülen bir kadın mezarı ele geçmiştir. Höyüğün kuzeydoğu yamacındaki mezarlıkta ise 70 dolayında mezar incelenmiştir. Bu mezarlarda üç tarz gömüt yapıldığı saptanmıştır. Bunlar kerpiç sanduka mezarlar, küp ya da çömlek mezarlar ve basit toprak mezarlardır. Kerpiç mezarların üstü toprakla örtülmüş olup kuzey – güney yönünde yerleştirilmişlerdir ve ölüler “hocker” biçiminde gömülmüştür. Küp ya da çömlek mezarlara, yine hocker biçiminde çocukların gömüldüğü görülmektedir. Toprak mezarlara ölüler yine hocker biçimi ve hasıca ya da kumaşa sarılarak gömülmüştür. Üzerleri ağaç dalları ile kapatıldıktan sonra toprak atılmıştır. Gömüt armağanları olarak çanak çömleklere rastlanmıştır. Bazılarının içine kil, bazılarının içine buğday ve mercimek konulmuştur. Bu kaplar ölünün baş ve ayakucuna bırakılmış vaziyettedir. Ölüyle bırakılan özel eşyalar arasında akik, friz, lap is, lazuli ile kemik ve boncuk kolyeler, silindir mühürler, Sümer tarzı tunç balta vardır.